Toplumun gözü önündeki kişilerin kimisi, çoğu ünlüdür; ününe sığınıp “boyunu, birikimini, deneyimini, yerini” kısacası, “haddini” aşan sözleri savurur, tepki alınca da kıvırırlar: “Yanlış anlaşıldım!"
“Yanlış anlaşılma”yı başlığa taşıyan basın yayınınsa, “Yanlış anlaşılacağın sözü niye savurdun?” diye sorduğunu duyanımız yoktur. Daha da kötüsü, “yanlış anlaşılan” söz, çoktan belleklere yazılır; doğrulandığı sanılan saçmalık, ya haber olur ya olmaz!
Bir, birikimine, deneyimine güvendiğimiz, gerçekten bilim-sanat insanı kimliği taşıyanlar var; bir de onların sözlerini özellikle önyargıyla yorumlayanlar var. Önyargıların yanlış anlaşılmaya yol açmaması için değerli bilim ve sanat insanlarıyla politik kimliğine güvenilen kişiler, doğallıkla “Yanlış anlaşıldım!” demek zorunda kalıyorlar.